10086,00%1,25
35,36% 0,10
36,44% 0,27
3020,30% -0,02
4876,09% 0,38
Denizli’de araştırmacı yazar İbrahim Afatoğlu, Çivril Mezarlığı içinde bulunan bölgede alevi Bektaş ılığın yayılmasında önemli görevler almış, yüzlerce öğrenci de yetiştiren Habibi Acemi ve türbede bulunan Cevher deliğiyle ilgili
Denizli’de araştırmacı yazar İbrahim Afatoğlu, Çivril ilçesi mezarlığında bulunan 1300’lü yılların sonunda 1400’lü yılların başında yaşadığı bilinen Hacı Bektaş’ı Veli’nin öğrencilerinden Habibi Acemi ve Habibi Acemi Türbesi ve türede bulunan Cevher deliğiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Bölgede alevi ve Bektaşiliğin gelişmesinde önemli katkıları bulunan yüzlerce öğrenci de yetiştiren Habibi Acemi’nin, Beyce Sultanla da yakın arkadaş olduklarına dikkat çeken yazar Afatoğlu, ‘Çivril Mezarlığında türbesi bulunan Habibi Acemi 1300 yılının sonunda 1400 lü yılının başında yaşamış Hacı Bektaş dervişlerinden bir tanesidir. Bu Habibi Acemi, Beyce Sultanla beraber yakın arkadaştır. Bu Çal Çivril ovalarında ki Türkmenlerin dini ihtiyaçlarının karşılanması için Hacı Bektaş Veli ve Hacım Sultan tarafından görevlendirilmiştir. Kaynaklarda bu bölgede 2 dervişten bahsedilir. Çal - Çivril ovasının Türkler tarafından fethi sırasında mücadele etmiş. Daha sonra askerlikten ayrılmış her ikisi de Çivril ovasında tekke kurmuş 2 Hacı Bektaş’ı dervişidir bunlar. Tabi Hacı Bektaş hayatı boyunca 360 tane derviş yetiştirmiş. Bu günkü Hacı Bektaş ilçesinde. Bunların 359 tanesini sağlığında Anadolu’nun Batı Anadolu’nun belli bir köşesine görev yapmak için gönderilmiş. Bir tanesini yanında tutmuş. Sarı İsmail Sultan. Bunun yanında Hacım Sultanda Hacı Bektaş Veli nin önemli dervişlerinden bir tanesi hatta amcaoğlu olduğu söyleniyor. Hacım Sultanın da Uşak Sivaslı Hacim köyüne göndermiş. Tabi Uşak Sivas da Hacim köyü Çivril e yakın bir bölgede. Hacim sultan hem Uşak bölgesinde hem de Denizli Çal Çivril ovalarında faaliyet göstermiş bir Bektaş’ı dervişidir. Hacim Sultanın, Hacim sultan vilayet namesi vardır. Bu vilayet namede Hacim Sultanın Çal - Çivril ovasında gezdiği bu bölgede de derviş yetiştirdiği bu bölgede faaliyet gösterdiği yazılıdır. İşte o dervişlerinden iki tanesi de Beyice Sultan ve şu an da önünde bulunduğumuz türbesinin önünde bulunduğumuz Habibi Acemi dir’ dedi
Yaşanmış olayı da anlattı
Habibi Acemi Türbesi önünde o dönemde yaşanan olaylarla ilgili bilgileri de paylaşan Afatoğlu, ‘O dönemde Bektaş’i dervişleri her yıl kurban bayramında Eskişehir deki Seyit Gazi ilçesinde mezarı olan Battal Seyit Gazi nin mezarının olduğu yerde türbesinin tekkesinin olduğu yer de toplanıp yıllık büyük bir toplantı yaparlarmış. Bütün Anadolu’da ki diğer Bektaş’ı dervişleri her yıl on binlercesi Battal Gazi türbesin de değerlendirme yaparlarmış. Denizli den de Habibi Acemi ile Beyice Sultan da bu toplantıya giderlermiş. Yılın birisin de gene bu hacılar bayramına gitmek için tekkelerinden çıkmışlar Banaz Çayının yanına varmışlar. Banaz Çayını geçmeleri gerekiyor. Battal Gazi tekkesine gitmek için. O günde tesadüfen çok büyük bir yağış olmuş. Banaz Çayı taşmış. Geçmek mümkün değil. Tabi bir handa oturup ta çayın biraz daha dehşetinin azalmasını beklerken Hacim Sultanın manevi yönden haberi olmuş. Beyice Sultanla, Habibi Acemi nin çaydan geçemediği. Talebeleri de olduğu için onlara yardım etmek için Banaz Çayının yanına Habibi Acemi ve Beyice Sultanın yanlarına geliyor. Niye bekliyorsunuz burada diye soruyor. Efendim yani işte bu gün yağmur yağdı. Banaz Çayı taştı. Taşkın su biraz azalsın diye bekliyoruz diye cevap veriyorlar. Hacim Sultan da diyor ki talebelerine Beyice Sultan ve Habibi Acemi ye siz bu yörenin ünlü dervişlerisiniz. Yağlı kuyruklu koyun yiyorsunuz. Kaba döşekler de oturuyorsunuz. Bu çaydan geçemiyorsunuz. Bu küçücük çaydan geçiremediğiniz talebelerinize ilerde sırat köprüsünden nasıl geçireceksiniz diyor. Yani onları iyi yetiştiremediğini düşünüyor. Arkasından bu Bektaşilerin Alevilerin tacı vardır başında. 12 dilimlidir o. Yani 12 imama istinaden 12 dilimlidir. 12 parçalıdır. O tacını çıkartıyor Banaz Çayına tutuyor. Banaz Çayı yukarıdan akan bölümü akmaz hale geliyor. Aşağıya akan bölümü de akıp gidiyor. Aynen Mısır da ki Firavunla Musa peygamberin Kızıl Denizi yardığı gibi Banaz Çayı yarılıyor. Habibi Acemi ve Beyice Sultan Banaz Çayını geçiyorlar ve Battal Gazi türbesine tekkesine hacılar bayramına gitmek için yola düzülüyorlar. Tabi Hacim Sultanı artık bildiklerinden daha fazla eren evliya olduğunu fark ediyor Behice Sultan ve Habibi Acemi. Ondan sonra ona tamamen tabii oluyorlar. Onun tamamen sözünden çıkmaz hale geliyorlar. Onu Horasan eren diye büyük evliya olarak tanıyorlar’ dedi
12 köşeli türbe
Habibi Acemi Türbesi’nin beylikler dönemin de 13. Yüz yılın sonunda, 14.yüz yılın başında yapıldığının tahmin edildiğini anlatan Afatoğlu, ‘Bu türbe 12 köşelidir. Bektaşilerin Alevilerin 12 imam inancına temsilen 12 köşeli yapılmıştır. Yani günümüzde her ne kadar Alevi Bektaşi olmasa da Çal - Çivril bölgesinde bu Habibi Acemi ve Beyice Sultanın yaşadığı dönemde burası ‘Şehyi’. İlçe merkezinin adı ‘Şehyidir. Çal - Çivril ovalarının ilçe merkezidir burası. Zaten bunların ismine istinaden şehyi deniliyor yani. Habibi Acemi ve Beyice Sultan şehlerinin memleketi olduğu için şehli deniliyor buraya. Burası o dönemde önemli bir Alevi Bektaşi yerleşim yeridir. Ben son zaman da en son araştırmam Denizli Alevi Bektaşi tarihi diye. Denizli bölgesinin Alevi Bektaşiliğini araştırırken tabi bunu daha önceden de biliyordum ama araştırma sırasında da gördüm ki bu bölgede kaynaklara yerel yahut da ulusal kaynaklara yansımış 17 tane Alevi Bektaşi tekkesinin ismi var. Yansımamış bizim bildiğimiz en azından 15 tane de ayrı Alevi Bektaşi tekkesi var tarihte’ dedi
Cevher deliğinin önemi
Habibi Acemi Türbesi’nin yan duvarında bulunan ‘Cevher’ deliğiyle de ilgili açıklama yapan Afatoğlu, ‘Alevi Bektaşi erenlerinin daha doğrusu Horasan erenlerinin türbelerinde genellikle duvarın içinde ya da duvarın dışında bazen de türbenin kendisinin içinde yani makberin altında delikler vardır. Biz bunlara ‘Cevher’ deliği deriz. Horasan erenleri alevi Bektaşi dervişleri halk inanışlarında kutsal kişilerdir. Bunların nefesleri kuvvetlidir, elleri şifalıdır tabi ondan dolayı bunların yaşadığı dönemde şifa dağıttıkları gibi insanlara öldükten sonrada şifa dağıttıklarına inanılır. Ondan dolayı mezarlarında ‘Cevher’ delikleri vardır. Bu cevher deliğinin içinde toprak vardır. Bu topraktan alan kişi bu toprağı suyun içerisine koyar içerse hastalıklara şifadır. Eğer bu toprağı bir muska şeklinde hazırlarda insan üzerinde taşınırsa insan bu toprağın hürmetine burada yatan horasan erenin hürmetine kazadan beladan uzak durur. Özellikle Anadolu da günümüzde de dahil askere giden askerlerimizin askerden sağ salim geriye dönmesi için anneler babalar bu cevher deliğinden toprağı alır muska şeklinde gencin boynuna asarlar askerlik boyunca o gencin herhangi bir kaza bela gelmez diye inanırlar. Bu Denizli de de böyledir. Denizli de hemen hemen bütün bu horasan erenlerinin mezarlarında bu cevher deliğinden bulunmaktadır. Buradan bu toprağı alıyoruz bu toprak şifalı toprak bunu bir suyun içerisine banyo yapılacak suyun içine koyarsan bununla banyo yaparsan üzerindeki cilt hastalıklarından şifa bulursun. İçersen içerdeki hastalıklardan şifa bulursun. Üzerinde taşırsan kaza beladan da uzak olursun. Bazen de insanlar bunları ambarlarına koyarlar ambarlarına bereket getirsin diye Yani sonbaharda arpa, buğday kaldırılıp ambarlar dolduruluyordu. Ambarların içerisine konulduğunda da ambarın bereketi artar diye inanılır. Böylece cevher deliğinin ve içindeki toprağın insanlara böyle faydası vardır.’ Dedi