Bu gezi yazımda,5 günümü dolu dolu geçirdiğim ve buraya tekrar gelmeliyim dediğim Rodos Adası’nı anlatacağım.

Adaya gitmeden önceki gün Marmaris’e gelerek turizm acentasından feribot biletimi aldım. Marmaris’te geceyi geçirerek sabah Marmaris Limanı’na vardım. Saat 10’da kalkan feribota binerek Rodos’a 1 saatte vardım. Rodos’a inince ilk olarak kalacak otel aradım. Rodos’ta Eski Şehir ve Yeni Şehir olarak adlandırılan iki bölge var. Buralarda tercihinize göre oteller oldukça fazla. Ben tarihi dokunun içinde olma isteğiyle Eski Şehir bölgesinde bir oteli tercih ettim. Yeni Şehir bölgesindeki oteller daha yeni ve modern.

Rodos’ta ilk dolaştığım yer,Rodos Şövalyeleri de denilen St.John Şövalyeleri tarafından inşa edilen ve kale surlarıyla adayı tamamen kaplayan Eski Şehir bölgesiydi. Feribotla limana varırken bu tarihi şehir hemen sizi karşılıyor. Eski Şehir bölgesinde Büyük Üstadlar Sarayı görülecek yerler arasında. Saraydan yokuş aşağı indiğinizde meşhur Şövalyeler Sokağı’na çıkıyorsunuz. Sağlı,sollu binaları ve zemini taştan olan bu sokağı mutlaka yürümelisiniz.

Gezerken birçok yerde Osmanlı eserlerine rastladım. Kanuni Sultan Süleyman Camisi,Mustafa Paşa Camisi(Türkler nikah salonu olarak kullanıyorlar),Recep Paşa Camisi,İbrahim Paşa Camisi,Fethi Paşa Kütüphanesi,Osmanlı çeşmeleri ve Osmanlılara ait mezarlar bunlar arasında. Adanın tarihine bakarsak; ada Ortaçağ döneminde Rodos Şövalyelerinin yönetimi altındaymış. Şu anki tarihi dokusu o dönemden kalma. 1522’de Kanuni Sultan Süleyman adayı Şövalyelerin elinden almış.Şövalyeler Sicilya Krallığı’na Malta’ya kaçmışlar. Ada 400 yıl Osmanlı İmparatorluğu yönetiminde kalmış. 1912’de Trablusgarp Savaşı’nda İtalya,sonrasında İtalya’nın 1947’de Paris Antlaşması’nı imzalamasıyla Oniki Adalar’ın tümü Yunanistan’a verilmiş.

1923’te yapılan mübadeleden Rodos’ta yaşayan Türkler etkilenmemiş orada yaşamaya devam etmişler. Ben de alışveriş yaparken oralı Türkçe konuşan birkaç Türk’e rastladım. Onlarla biraz sohbet ettim. Eski Şehrin en hareketli meydanı Hipokrat Meydanı. Ortasında çeşme bulunan meydanda oturmak için de merdivenler yapılmış.

Burada oturup geç saatlere kadar meydan eğlencelerini izleyebilirsiniz. Rodos’ta görülecek diğer yerler;Arkeoloji Müzesi,Hipokrat Ağacı,Akropolis ve Apollan Tapınağı ve Antik Kenti,Anthony Quinn’in film çektiği plajı,Meryem Ana Kilisesi,Su Parkı,Rodos Akvaryumu,Mandomata çıplaklar plajı,şehrin merkezinde bulunan ve en meşhur plajı olan Elli Plajı. Eski Şehir’den çıkıp Yeni Şehir tarafına yürüdüğünüzde sıralanmış yel değirmenlerini geçerek Mandraki Limanı’na ulaşırsınız. İki sütun üzerinde geyik heykelleri göze çarpar. M.Ö.dönemlerde geyiklerin olduğu yere ayaklarını basmış dev bir heykelin yapıldığı,bu heykelin bir deprem sırasında yıkıldığı söyleniyor. Kartpostallarda ve fotoğraflarda adanın simgesi olarak sıklıkça yer alıyor. Ada merkezi dışında vakit geçirebileceğiniz Faliraki gibi birçok kasaba ve köyleri de bulunmakta. Rodos’a gittiğinizde mutlaka uğramanız gereken bir yer de,merkeze yarım saat uzaklıkta Lindos denilen tarihi şehir. Lindos,bir tepe üzerine kurulmuş,beyaz evleriyle,şirin dar sokaklarıyla turistlerin uğrak noktası. En tepesinde Lindos Akropolisi bulunuyor. Buraya yürümek istemezseniz eşeklerle çıkabiliyorsunuz. Lindos’un her iki tarafında da doğa harikası iki plaj bulunuyor. Benim de bir günümü geçirdiğim Lindos’ta güzel bir anım vardır. Rodos merkezinden Lindos’a gitmek için bindiğim otobüsün Lindos’u geçtiğini 1 saat sonrasında farkettim. Şoföre sorduğumda Lindos’u geçtiğimizi söyledi. Beni bir görevli yardımıyla dönen otobüsle ücretsiz Lindos’a gitmemi sağlamışlardı. Bu yardımı minnetle hatırlarım. Rodos,Oniki Adalar’ın en büyüğü ve en popüler adası. Türkiye kıyısı olarak da Bozburun’a en yakın noktası. Rodos’a Bodrum ve Fethiye’den de gitmeniz mümkün. Yeşil pasaportunuz yoksa vizesiz geçiş yok. Ancak Türkler’e geçişi kolaylaştıran kapıda vize uygulaması var. Bileti aldığınız acentaya bir hafta gibi öncesinden başvurmanız gerekiyor. Bol gezili günleriniz olsun...